Geçtiğimiz hafta yaklaşık 10 gün süren; eş zamanlı meydana
gelen ve pek çok bölgeyi etkisi altına alan yangınların;
tedbirsizlik ve bilgiyi kullanamamanın sonucu olduğunu belirtti….
Ünal; Türk Meteoroloji tarihinin, 1449 yılında Selçuklular ve
Osmanlılar dönemlerine kadar uzandığını, her ne kadar bu
dönemde astronomi alanında kullanılmasına karşın; 1838
tarihinden bu güne sıcaklık ölçmek adına ilk kayıtlı
rasathanelerin işlevselliğine de dikkat çekti…
İl Başkanı Ünal; “Gerek sosyal medya, gerekse haber
bültenlerinden takip ettiğimiz yangın görselleri, videoları ve
açıklamalarını tedirginlikle izledik. Rasatların tarihi geçmişinden
özellikle bahsettim. Ne yazık ki! Sıcaklık, nem, basınç, rüzgar,
yağış ve bulutluluk gibi birçok hava unsurunu; çeşitli
yöntemlerle ölçme yeteneğimiz olmasına karşın, her zaman
olduğu gibi; bilgiyi değerlendirme ve etkin kullanımı konusunda
beceriden uzak bir toplumuz.
Biliyoruz ki; hava durumu tahmini,
ölçülen verilerin bilgisayar modelleri aracılığıyla analiz
edilmesiyle yapılır. Bu modeller, atmosferin fizik yasalarını
kullanarak gelecekteki hava durumunu tahmin etmeye çalışır.
Hava durumu tahminleri kısa vadeli (birkaç gün) veya uzun
vadeli (birkaç ay) olabilir. İşte tam da bundan dolayı; bilimsel
verilerle öngörebildiğimiz rüzgârın yönü ve şiddeti, yangınlar için
suçlayıcı unsur olamaz.” Sözleriyle yaşadığımız felaketi farklı bir
yorum ile değerlendirdi.
Ayrıca başkan Sema Ünal; tek nedenin ve suçlayıcı unsurun
rüzgar olmadığını, önleyici tedbirlerin eksik olduğunu ve olay
anında müdahale ekipmanlarının da yetersiz bulunduğundan bahsetti. Ünal; “her yıl hem bilim insanları, hem de duyarlı vatandaşlar, bu tür felaketler öncesi yapılması gereken
tedbirlerden bahseder.
Ne yazık görülüyor ki; sadece
konuşuyor, eyleme dökemiyor ve ders almıyoruz. Hava durumu,
bitki çeşitliliği, Rüzgar, yol durumu gibi bilimsel veriler ışığında; riskli
bölgeler için il veya ilçe yönetimlerinin envanterine kayıtlı,
kullanılacak ekipmanlar tedarik edilerek; bu bölgelerde uygun
alanlara yerleştirilse, bu ekipmanları kullanacak kişilere eğitim
verilerek istihdamlar oluşturulsa, özellikle yangın söndürme
uçakları ve helikopterlerini bakımlı ve hazır vaziyette
bulundurabilsek; eminim böylesi felaketleri bir kez daha
yaşamayız.” Dedi.
…………
İlgilenenler için; hava durumu ölçüm yöntemlerini ve Türk
Meteoroloji tarihini ilave ediyoruz…
Hava Durumu Ölçüm Yöntemleri:
Yer Ölçümleri:
▪ Otomatik Meteoroloji İstasyonları: Sıcaklık, nem, basınç, rüzgar hızı
ve yönü, yağış miktarı gibi temel meteorolojik parametreleri otomatik olarak
ölçer ve kaydeder.
▪ Termometreler: Sıcaklığı ölçmek için kullanılır.
▪ Barometreler: Hava basıncını ölçmek için kullanılır.
▪ Higrometreler: Havadaki nem oranını ölçmek için kullanılır.
▪ Anemometreler: Rüzgar hızını ve yönünü ölçmek için kullanılır.
▪ Yağmur Ölçerler: Yağış miktarını ölçmek için kullanılır.
Uzaktan Algılama:
▪ Radarlar: Yağmur, kar, dolu gibi yağış türlerini ve şiddetlerini tespit
etmek için kullanılır.
▪ Uydular: Atmosferin görüntülerini alarak bulutluluk, sıcaklık, nem gibi
parametreleri belirlemek için kullanılır.
▪ Lidarlar: Atmosferin katmanlarını ve aerosol konsantrasyonunu ölçmek
için kullanılır.
Radyo sondajları:
▪ Meteoroloji Balonları: Atmosferin farklı katmanlarında sıcaklık, basınç,
nem ve rüzgar gibi parametreleri ölçmek için kullanılır.
……….
Türk Meteoroloji Tarihi
Ülkemizde Selçuklular ve Osmanlılar döneminde rasathaneler kurulmuş olmasına
rağmen, bunlar daha ziyade astronomik gözlemler yapmışlardır. Bunlardan Ali Kuşçu ve
Uluğbey’in kurduğu rasathaneler en tanınmışlarıdır. Türklerde astronominin en fazla
geliştiği dönem Semerkant ekolü diye bilinen Uluğbey dönemidir(1449).
Ali Kuşçu’nun ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra, Takiyettin Mehmet 1577 yılında tüm
masrafları hazineden karşılanmak üzere Fransız Büyükelçiliği ile Tophane arasındaki
sırtta bir rasathane kurmuştur. Fakat bu rasathanenin de ömrü kısa sürmüştür.
Kayıtlı en eski rasatlar İstanbul’da Saint-Benois ve Bebek’te bulunan yabancı okullarda
yapılan rasatlardır. 1839-1847 yılları arasında yapılan bu rasatlarda sıcaklıklar
ölçülmüştür. Daha sonra 1847-1854 yılları arasında İstanbul, İzmir, Trabzon, Kayseri,
Bursa, Sakız, Erzurum, Erivan ve Musul’da diğer iklim elemanlarını da içeren rasat
kayıtlarına rastlanmaktadır. Büyükdere’de 1891-1906 yılları arasında yapılan rasatlarda
ise sıcaklık, basınç, rüzgar, nem ve yağış bilgileri yer almaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nda meteorolojinin kurumsallaşma çalışmaları 1867 yılında
Kandilli Rasathanesi’nin kurulması ile başlamış ve bu kurumsallaşma Cumhuriyet
Türkiye’sinde tamamlanmıştır. 1868 yılından itibaren elde edilen rasat sonuçları ve
imparatorluğun diğer yerlerinden alınan bilgiler yayınlanmıştır. Haziran 1869’da Berlin,
Temmuz 1869’da Petersburg ve Tiflis’in rasat bilgileri de telgraf hatları ile alınmaya
başlanmış ve bu bilgiler imparatorluk topraklarında yapılan meteorolojik rasatlarla
birlikte değerlendirmeye tabi tutularak tahminler yapılmaya başlanmıştır.
İmparatorluk içinde Viyana Kongresi kararları çerçevesinde 1875’te, özellikle de ulaşım
ve iletişimin yaygınlaştığı onaltı merkezde meteorolojik rasatların telgrafhane memurları
tarafından yapılması yoluna gidilmiştir. Bu merkezlerde günde üç kez elde edilen
meteorolojik bilgiler telgrafla İstanbul’da bulunan meteoroloji merkez bürosuna
gönderilmeye başlanmıştır.
Bu arada Kandilli Rasathanesi bir yangın sonucu tamamen yanmış ve meteorolojik
çalışmalarına son vermek zorunda kalmıştır. 31 Mart Olayı’ndan sonra kurulan Osmanlı
Hükümeti’nde Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) olan Emrullah Efendi, 21 Haziran 1910
tarihinde bir tezkere ile rasathanenin yeniden kurulması için Fatin Hoca’yı (Prof. Mehmet
Fatin Gökmen) görevlendirmiştir. 1 Temmuz 1911 tarihinden itibaren meteorolojik
rasatlar yeniden yapılmaya başlanmıştır.
20 Ekim 1915’te Osmanlı topraklarında kurulacak olan meteoroloji teşkilâtı konusundaki
faaliyetler büyük bir hız kazanmıştır. İstanbul’daki meteoroloji merkezi Kuruçeşme’de
Caferağa Köşkü’nde “Kuvva-i Havaiye Müfettişliği Rasadat-ı Havaiye Müdürlüğü” ismiyle
Ağustos 1915’te faaliyete başlamıştır. Almanlar tarafından kurulan Edirne, Gelibolu,
İzmir, Sevdiköy, Zonguldak, Sinop, Ankara, Eskişehir, Konya, Sivas, Diyarbakır, Adana,
Brumana, Beyrut, Kudüs ve Musul meteoroloji istasyonlarında göreve başlamışlardır.
Her istasyonda gözlem için barometre, barograf, psikrometre, termograf, higrograf,
azami ve asgari termometre, plüviyometre ve anemometre bulunmaktadır. Ayrıca
Vaniköy, Edirne, Gelibolu, Sevdiköy, Adana ve Kudüs’te yer seviyesinden 6000 metreye
kadar yüksek seviye rüzgar ölçümleri yapılmıştır. Bunun için yüksek seviye sondaj aleti ve
teodolit bulunmaktadır.
22 – 25 Nisan 1918 tarihleri arasında İstanbul’da bir meteoroloji kongresi toplanmış ve
bu kongrede Bahriye (Deniz), Harbiye (Savaş), Maarif (Eğitim) ve Ziraat (Tarım)
Bakanlıklarına bağlı olarak faaliyet gösteren İmparatorluk içindeki meteoroloji
istasyonları bir çatı altında toplanmıştır. I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru toplanan bu
kongrede alınan kararlar, savaşın sona ermesi ile hayata geçirilememiştir.
Cumhuriyet kurulduğunda meteoroloji alanında sadece Kandilli Rasathanesi miras
olarak kalmıştır. Maarif Vekâleti Müdürler Encümeni 19 Ağustos 1924 tarihinde aldığı bir
kararla Kandilli Rasathanesi’nin bir genel müdürlüğe dönüştürülerek İstanbul Darü’l
Fünunu’na bağlanmasını kararlaştırmıştır. Meteorolojik bilgilere duyulan ihtiyaç, kısa
sürede ülkenin her tarafında birbirinden bağımsız meteoroloji üniteleri doğurmuştur.
12 Kasım 1925 tarihinde Tarım Bakanlığı’na bağlı olarak Rasadat-ı Cevviye (Meteoroloji
Enstitüsü) ismi ile Ankara Etlik’te ilk meteoroloji istasyonunu faaliyete geçirilmiştir.
1926 yılı sonunda Türkiye’nin Batı, Güney, Trakya ve Orta Anadolu Bölgelerinde iklim
çalışmaları için gerekli meteorolojik veriler düzenli bir şekilde elde edilmeye
başlanmıştır. Yine Prof. Dr. Antal Réthly’nin girişimleri ile 3 Mayıs 1927 tarihinde
Ankara’da kurulan meteoroloji merkezinin inşaatının sona ermesi ile Etlik’teki rasathane,
15 Ekim 1927 tarihinde yeni binasına taşınmıştır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Kuruluşu:
Türkiye’de meteorolojik hizmetlerin tek elden ve düzenli bir şekilde yürütülmesi
çalışmaları 1936 yılı içerisinde ele alınmıştır. 11 Şubat 1936’da Bakanlar Kurulu’na bir
kanun tasarısı sunmuştur. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Direktörlüğü’nün kurulmasının
gerekçeleri Başbakan İsmet İnönü başkanlığında Bakanlar Kurulu’nda görüşülerek kabul
edilmiş ve 30 Kasım 1936 tarihinde Başbakanlık Kararlar Müdürlüğü’nün 6/3727 sayılı
yazısı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur. 27 madde ve 10 geçici maddeden
oluşan Devlet Meteoroloji İşleri Umum Müdürlüğü Kuruluş Kanunu 10 Şubat 1937 tarih
ve 3127 sayı ile kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kuruluşundan ikibuçuk yıl sonra II. Dünya Savaşı
patlak vermiştir. II. Dünya Savaşı daha oldukça yeni bir kuruluş olan Devlet Meteoroloji
İşleri Genel Müdürlüğü için de büyük bir tecrübe olmuştur. Savaşın sona ermesinden
sonra; Meteoroloji Genel Müdürlüğü uluslararası işbirliğinin artması sonucu kurulan
Dünya Meteoroloji Teşkilâtı’na 31 Mayıs 1949 tarihinde üye olmuştur.
1991 yılında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile Çevre Bakanlığı’na bağlanan
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, 28 Şubat 1992 tarihli Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi ile ve 3812 sayılı kanunla Temmuz 1992 tarihinden itibaren tekrar Başbakanlığa
bağlı bir kuruluş haline getirilmiştir. 02 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan 657 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ismi Meteoroloji Genel
Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir.