Yazan: Aydan Yalçın
İzmir…
Türkiye’nin en büyük üçüncü kenti. Demokrasiye, özgürlüklere ve örgütlü topluma olan inancı tarih boyunca hep yüksek olmuş bir şehir. Bu yüzden grev hakkı da, işçinin emeği de bu şehirde çok kıymetlidir. Ama bir başka şey daha kıymetlidir: Halkın sesi olmak.
Son günlerde İzmir’de bir grev yaşanıyor. Belediyelerde çalışan işçilerin başlattığı bu eylem, temel hizmetlerin aksamasına, ulaşımın durmasına ve şehirde büyük bir kaosa neden oldu. Vatandaş günlerdir mağdur, yaşlısı hastaneye gidemiyor, işine yetişmek zorunda olan geç kalıyor, kamu hizmetleri aksıyor. Kısacası İzmir bir süredir tıkanmış durumda.
Peki böyle bir tabloda, bu şehri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil eden CHP’li İzmir milletvekilleri nerede?
Sahada gören var mı? Bir açıklama duyan? Tarafları masaya çağıran, çözüm üreten, en azından “yanınızdayız” diyen?
Ben duymadım.
Oysa bu vekiller bu şehirden oy istedi, sokak sokak gezdi, halkın içine karıştı, “sorunlarınızı Meclis’e taşıyacağız” dedi. Şimdi sorun ayağa kadar gelmiş durumda ama vekillerin sesi yok, soluğu yok.
Sessiz Kalmak Tarafsızlık Değildir
Bazı siyasetçiler, sendikal süreçlere karışmamak adına “tarafsız” kalmayı tercih ettiklerini söylüyor. Peki halkın yaşadığı mağduriyete karşı sessiz kalmak neyin tarafsızlığıdır? Grev yapan işçinin de, mağdur olan vatandaşın da sesi olmak bu kadar mı zor?
Bir milletvekili; hem işçinin hakkını hem halkın huzurunu gözetmek zorunda. Sessiz kalmak, bu görevden kaçmak anlamına gelir.
İzmir Sizi Bekliyor
Ey CHP İzmir milletvekilleri, bu şehir sizi seçti. Bugünler, koltukta oturup sessizliğe gömüleceğiniz günler değil. Bugünler, halkla birlikte omuz omuza duracağınız günler. Grev sürecinde ses çıkarmayan vekil, seçim zamanı halkın karşısına hangi yüzle çıkacak?
Kriz varsa çözüm de olmalı. Arabuluculuk, uzlaşma, çağrı, destek… Hangisini yapıyorsanız, artık yapın. Çünkü bu şehir bekliyor. Ve unutmayın, bu sessizlik, sandıkta yankılanır.
Bu yazımız da bir kenarda dursun zamanı gelince çıkarırız ortaya.











YORUMLAR