Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Hava Durumu Gazeteler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Servet Ertaş
Servet Ertaş

Orman Yangınları, Afete Dönüştürmeden Öngörülebilir ve Önlenebilir …

Hepimizin farkında olduğu ama yeterince ciddiye almadığı bir gerçeği tekrar tekrar hatırlatmak zorundayız: Orman yangınları, öngörülebilir bir afettir.

Son 10 yıldır küresel ölçekte hava sıcaklıkları artıyor, özellikle Akdeniz havzasında mevsim normallerinin çok üstünde seyreden yaz sıcaklıkları, yeni normal haline geliyor. Türkiye de bu durumdan ciddi şekilde etkileniyor. Özellikle son 5 yıldır yaşadıklarımız, artık göz ardı edilemeyecek düzeyde.

2019 yazında İzmir’in Karabağlar-Menderes bölgesinde çıkan ve üç gün süren orman yangını hepimizin hafızasında. Geçtiğimiz yıl, 2024 Ağustos’unda ise Karşıyaka Yamanlar bölgesinde yine ormanlar günlerce yanmıştı.

Tüm bu örnekler, iklim krizinin artık yalnızca bilimsel bir tartışma değil, günlük yaşamı tehdit eden bir gerçek olduğunu gösteriyor. Bilim insanlarının uyarılarına göre, “yangına elverişli hava koşulları” olarak bilinen “üç 30” kuralı (sıcaklık > 30°C, nem < %30, rüzgar > 30 km/saat) artık sıkça karşılaştığımız bir tablo.

Üstelik yangına sadece hava değil, insan da neden olabiliyor:
– Ormanlarda bırakılan cam kırıkları, metal parçaları, pet şişeler
– Rüzgarla çarpışan sarkmış elektrik telleri
– Bilinçsiz piknik ateşleri veya tarla temizlikleri

Bunların her biri yangını başlatmak için yeterli birer kıvılcımdır.

Oysa orman yangınları meteorolojik ve biyolojik bir afet olmakla birlikte öngörülebilir ve önlenebilir bir afet türüdür. Yaz sezonu başlamadan önce yapılacak risk azaltma çalışmaları, yangınları başlamadan engelleyebilir veya en azından büyümeden kontrol altına alınmasına katkı sağlar.
Ve en önemlisi: Yangının çıkması için beklememek. Önceden hazırlanmak.

Orman Yangınları için önlem alındı mı?

Şimdi soruyorum:
Tüm bu acı deneyimlere, yaşadığımız kayıplara, artan sıcaklıklara ve iklim krizinin etkilerine rağmen…
-Orman Bölge Müdürlüğü başta olmak üzere ilgili kamu kurumları ve yerel yönetimler, bu yaz öncesi gerekli önlemleri aldı mı?
Alınan önlemler yeterli mi?
-Yerel yönetimlerin orman yangınları riskini de kapsayacak şekilde ilçe ölçekli (risk ve müdahale) afet yönetimi planları ne zaman yapılmaya başlanacak? Bu bağlamda 5393 sayılı Belediye Kanunun 53. Maddesinin gereği ne zaman tam olarak yerine getirilecek?

-Anayasal Çevre Hakkı” topluma ne zaman anlatılacak, öğretilecek? Çevrenin insanlar ve diğer tüm canlılar için bir yaşam hakkı olduğu, toplumca ne zaman idrak edilip, sahip çıkılacak ? Havası, suyu ve toprağıydı çevrenin bir bütün olarak, varlığımızın vazgeçilmez koşulu olduğunu toplumca ne zaman anlayacağız? Çevreyi kirletenlerin ve tahrip edenlerin küstahça “sana ne, size ne” diye üstelemesine, çevre hakkı ile karşı çıkma bilinci bu toplumda ne zaman oluşacak?
Yoksa daha önceki kısır döngüler tekrar edip duracak mı? Önceki afetlerde olduğu gibi yine sadece afetten afete mı bu konulara duyarlı olunacak? Her yıl olduğu gibi, ormanları, yangın çıkınca mı hatırlayacağız?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER