İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden grev sürecinde DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı’nın, “Pazartesi günü rapor alın, işe gitmeyin. Grevi İzmir’in ilçelerine yayacağız” açıklaması büyük tepki çekti. Sarı’nın çağrısı sosyal medyada ve kamuoyunda “sahte rapor almaya teşvik” olarak değerlendirilirken, hukukçular ise bu tür beyanların açıkça organize suç ve resmi evrakta sahtecilik kapsamına girdiğini belirtiyor.

“Rapor Almak İçin Hasta Olmak Şarttır”
Uzmanlar, çalışmadığı halde sağlık raporu alan kişilerin kamu kurumlarını yanıltma suçu işlediğini ve bu raporları düzenleyen doktorların da resmi evrakta sahtecilik ile karşı karşıya kalabileceğini vurguladı.
Ceza hukukçusu Av. Okan Yıldız konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Sahte rapor düzenlenmesi ve kullanılması Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesine göre resmi belgede sahtecilik suçudur. Aynı zamanda raporla işe gelmemek, iş akdinin feshi gibi ciddi sonuçlara neden olabilir. Bir sendika temsilcisinin bu çağrıyı alenen yapması, sadece işçileri değil, sağlık çalışanlarını da suça teşvik anlamı taşır.”
Yasal Süreç Başlatılabilir
İzmirli birçok vatandaş sosyal medya üzerinden bu çağrıya tepki gösterirken, bazı hukukçular da savcılıkların resen soruşturma başlatabileceğini ifade etti. “Bu tür çağrılar sadece iş disiplinini değil, kamu güvenini de sarsar” diyen hukuk çevreleri, DİSK’in bu söylemi derhal düzeltmesi gerektiğini belirtti.
Kamuoyunda Artan Tepki
İzmir halkı, grev nedeniyle zaten zorluk yaşadıklarını belirtirken, sahte raporla greve katılımın teşvik edilmesini “ahlaki ve hukuki olmayan bir tutum” olarak değerlendiriyor. Sosyal medyada “#SahteRaporSuçtur” etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı.
Sağlık Emekçileri de Tepkili
Öte yandan sağlık camiasından da tepki gecikmedi. Bazı sağlık çalışanları, “Biz hekimlik yeminine sadığız. Sağlık raporu, ihtiyaç duyan hastaya verilir. Sendikal söylemlerle mesleki etik çizgimiz aşındırılamaz” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Etik değerlere ve yasalara saygının korunması, hem emekçilerin hak mücadelesi hem de toplumsal düzen açısından büyük önem taşıyor. Bu tür çağrıların, hem sendikal hareketin meşruiyetini zedelediği, hem de işçi ve doktorları hukuki riske soktuğu kamuoyunca net bir şekilde görülüyor.


