Cemil Tugay, Popülist yaklaşımlardan uzak, ilkelere dayalı ve sorun çözmeye odaklı tavrıyla dikkat çeken Tugay, kısa sürede hem destek hem de eleştiri toplamayı başardı. Ancak bir gerçek var ki; İzmir, uzun süredir ilk kez bu kadar kararlı ve radikal adımlara tanık oluyor.

Yeni Bir Yönetim Tarzı
Tugay’ın en dikkat çekici yönlerinden biri, belediye-sen ilişkilerindeki tavrı oldu. Geleneksel yönetim anlayışının aksine, sendikalarla pazarlık yapan değil, kamu yararını önceleyen bir tavır sergiledi. Bu yaklaşımı, kısa vadede çatışmalara neden olsa da, uzun vadede belediyecilikteki popülist ve sürdürülemez uygulamalara dur demeyi amaçlıyor.
Cemil Tugay sadece görev yapmıyor, kronik sorunlara neşter vuruyor
Cemil Tugay, İzmir’de yıllardır süregelen sorunların üzerine gitmekten çekinmeyen bir profil çiziyor. Bu yönüyle sadece görevini yapan bir belediye başkanı değil, aynı zamanda siyasi bir dönüşümün temsilcisi olarak öne çıkıyor.
Göreve Enkazla Başladı
Cemil Tugay’ın yönetime geldiği dönemde İzmir’in birçok temel hizmetinde ciddi krizler yaşanıyordu. Çöp toplama, altyapı eksiklikleri, kooperatif mağduriyetleri, su yönetimi gibi konular, yalnızca bugünün değil, yılların birikimi olan sorunlardı.
Çöplerin toplanamaması, aslında yüzeyde görünen bir krizin dışa vurumuydu. Zira kentte toplanan atıkların döküleceği alanların belirlenmemiş olması, geçmişte yapılan planlama eksikliğini gözler önüne serdi. Tugay, bu tabloya rağmen kriz yönetimini devreye alarak geçici çözümler üretmeye ve kalıcı sistemler kurmaya çalıştı.
Su Krizi: Barajlar Alarm Veriyor
İzmir’in bir diğer ciddi sorunu ise su kaynaklarının yetersizliği. Tahtalı ve Yiğitler barajlarının yıllar içinde ihmal edilmesi, şehrin içme suyu temininde ciddi riskler oluşturdu. Tugay, bu konuda sorumluluğu üstlenmekten kaçınmadı ancak göreve başlayalı 16 ay olmuşken kendisinden beklenen mucizevi çözümlerin gerçekçi olmadığı da açık.
Ranta Karşı Mücadele
İzmir’de çöp, hafriyat ve moloz döküm alanları üzerinden ciddi bir rant ekonomisi oluşmuş durumda. Tugay, bu alanlardaki özel sektör tekelleşmesine karşı durarak, kamu yararını önceleyen bir politika benimsedi. Bu duruşu, belli çevrelerin tepkisini çekse de geniş halk kesimleri tarafından takdirle karşılandı. Özellikle “dayatılan değil, hak edilen belediyecilik” anlayışı, Tugay’ın en önemli ilkelerinden biri haline geldi.
Belediye Binası ve Hilton Krizi
İzmir Büyükşehir Belediyesi, bugün yıkılmış bir binada geçici hizmet vermeye çalışıyor. Ayrıca, Hilton Oteli arazisi gibi yıllardır çözülemeyen sorunlar da Tugay’ın çözüm listesinde. Geçmiş dönemlerin ertelenmiş sorunlarını üstlenmek, yeni başkanın yükünü daha da ağırlaştırsa da, bu zorlukların üstesinden gelmeye kararlı bir ekip anlayışıyla ilerliyor.
Bir Halk Kahramanı mı?
Tugay’ın bazı çevrelerde “halk kahramanı” olarak anılmaya başlaması, tesadüf değil. 1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da başlattığı belediyecilik dönüşümüyle karşılaştırılan Tugay’ın vizyonu, İzmir’i geleceğe hazırlama iddiası taşıyor. Ancak bu yol uzun ve zor. Tugay’ın bu değişimi sürdürülebilir hale getirip getiremeyeceği, önümüzdeki yıllarda netlik kazanacak.
Cemil Tugay, siyasi kariyerinin belki de en zorlu dönemlerinden birine İzmir’de adım attı. Ancak gösterdiği kararlılık, halktan yana tavırları ve geçmişten gelen sorunlara karşı şeffaf yaklaşımı, onu klasik belediye başkanlarının dışına taşıyor. Bugün İzmir’in geleceği için yürütülen mücadelede, halkın güvenini arkasına alan bir lider profili çiziyor.
İzmir’in yıllar sonra yeniden halkçı, ilkeli ve mücadeleci bir yerel yönetime kavuşup kavuşmadığını zaman gösterecek. Ancak şimdilik bir gerçek var: Cemil Tugay, cesur kararlar alarak İzmir’de ezber bozuyor.
Bora Koçu


