NHABERİZMİR – Türkiye’de ev ya da araba sahibi olmak isteyenlerin “faizsiz” bir alternatif olarak yöneldiği katılım sistemleri, cazip bir çözüm gibi görünse de, yüksek enflasyonun hüküm sürdüğü bir ekonomide beraberinde büyük riskler taşıyor. Bu sistemler, vicdani bir rahatlık sunarken, cüzdanda yarattığı erimeyi göz ardı etmenize neden olabilir.
Geri Dönüşü Olmayan Yüzde 10’luk Kayıp
Katılım sistemlerinin ilk ve en somut dezavantajı, sisteme girişte talep edilen yüzde 10’a varan katılım payı (organizasyon ücreti) oluyor. Örneğin, hayalinizdeki 3 milyon TL’lik ev için peşin ödediğiniz 300 bin TL, daha sisteme girmeden geri alamayacağınız bir komisyon olarak cebinizden çıkıyor. Bu bedel, yıllar süren birikiminizin değerlenmesini beklerken, ilk günden cebinizden eksilen net bir kayıptır.
Enflasyon: Sessiz ve Sinsice Paranızı Yiyen Canavar
Asıl tehlike ise kurada ev sahibi olana kadar geçen sürede başlıyor. Sistemi kullananların büyük bir çoğunluğu, evin teslimatını almak için ortalama 4-5 yıl beklemek zorunda kalıyor. Bu bekleme süresi, enflasyonun yüzde 40’ların üzerinde seyrettiği bir ülkede birikimlerinizi hızla buharlaştırıyor.
Diyelim ki 4 yıl boyunca (50 ay) her ay 30 bin TL ödediniz ve toplamda 1.5 milyon TL taksit yatırdınız. Peşinatınızla birlikte 1.8 milyon TL biriktirmiş oluyorsunuz. Eğer bu parayı mevduatta ya da faizsiz bir katılım fonunda değerlendirseydiniz, 4 yıl sonunda paranız nominal olarak 3 milyon TL’yi rahatlıkla aşabilirdi. Oysa katılım sisteminde, paranız değerlenmediği için hala 1.8 milyon TL’nin reel gücünde kalıyor.
Kâr Kimin Hanede?
Siz yıllarca büyük fedakârlıklarla taksit öderken, organizatör şirket sizin ve yüzlerce diğer kişinin birikimini bir havuzda topluyor, sermaye olarak kullanıyor ve bu parayı işleterek devasa kârlar elde ediyor.
Size sıra geldiğinde ise tablo şudur: 4 yıl önce 3 milyon TL’ye almayı hayal ettiğiniz 3+1 daire, enflasyonist artışla 6-7 milyon TL’ye fırlamış oluyor. Sizin 1.8 milyon TL değerindeki birikiminiz ise, ancak o günkü fiyatlarla bir 1+1 dairenin peşinatı olabiliyor.
Sonuç olarak, faizden kaçınmak isterken, paranızı enflasyon tuzağına kurban etmiş oluyorsunuz. Alın teriyle kazandığınız paranın değerini koruyacak finansal araçlar varken, paranızın başkaları tarafından kullanılıp erimesine seyirci kalmak, uzun vadede faiz ödemekten çok daha yüksek bir maliyet yaratabilir.
Ev-araba hayali kuran değerli vatandaşlarımız; faizsiz olması, bedava olduğu anlamına gelmez. Sistemi değil, birikiminizi koruyacak çözümleri önceliklendirin. Kimin kâr ettiğini anlamak için sadece paranın değerlenip değerlenmediğine bakın.
YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR !!!
Aydan Yalçın
iHBARLARINIZ İÇİN: 05453677577

