NHABERİZMİR – Türkiye ekonomisi 2025’in ikinci çeyreğinde yüzde 4,8’lik büyüme rakamıyla beklentilerin üzerine çıktı. Ancak bu büyümenin arkasındaki asıl lokomotifin ne olduğu tartışılıyor. Büyümeye en büyük katkıyı yüzde 3,4 ile hanehalkı tüketimi sağlarken, ihracat cephesinden gelen veriler endişe yaratıyor. Uzmanlar, bu büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığını ve gelecekte daha sağlam bir ekonomik yapı için ihracat odaklı büyümeye geçilmesi gerektiğini savunuyor.

İhracatçıların Gözünden Büyüme Rakamları
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, mevcut ekonomik tablonun ihracatçılar için hayal kırıklığı yarattığını belirtiyor. Eskinazi’ye göre, bir ekonominin sağlıklı büyümesi, üretim ve ihracatın motor gücü olmasıyla mümkün. 2025’in ikinci çeyreğinde net ihracatın büyümeye katkısının -%1,4 olması, bu modelin ne kadar acil bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor. Mal ve hizmet ithalatındaki artış, ihracatın büyümeye pozitif katkısını engelledi ve bu durum, Türkiye’nin 150 bin ihracatçısı için önemli bir hayal kırıklığı oldu.
Tüketim mi, Üretim mi?
Hanehalkı tüketiminin büyümeye katkısı, ilk çeyrekte yüzde 1,2 iken ikinci çeyrekte yüzde 3,4’e fırladı. Bu hızlı artış, ekonominin iç taleple ayakta kaldığını gösteriyor. Ancak Eskinazi, “Tüketim yerine ihracat büyümeyi tetiklesin istiyoruz” diyerek, bu dengesizliğe dikkat çekiyor. Tüketim odaklı bir büyüme, dış ticaret açığını artırma ve döviz rezervlerini eritme gibi riskleri beraberinde getiriyor. Bu nedenle, Türkiye’nin ekonomi yönetiminin, ihracatçıların rekabet gücünü artıracak ve üretimi teşvik edecek politikaları acilen hayata geçirmesi bekleniyor.
Tarım Sektörü Alarm Veriyor
Büyüme rakamlarına sektörel bazda bakıldığında, bazı alanlarda yaşanan olumsuzluklar da dikkat çekiyor. Özellikle tarım sektöründe yaşanan %3,5’lik küçülme, Türkiye’nin gıda güvenliği ve ihracat potansiyeli açısından ciddi bir tehlike sinyali olarak görülüyor. İnşaat, sanayi, bilgi ve iletişim gibi sektörler büyürken, tarım ve kamu hizmetlerindeki küçülme, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme için önemli bir engel teşkil ediyor. Eskinazi, bu verilerin doğru okunarak, tarım ve sanayinin büyümenin lokomotifi haline getirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Sonuç:
Türkiye ekonomisinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesi için, tüketim yerine ihracat, ithalat yerine üretim odaklı bir modelin benimsenmesi kritik öneme sahip. Aksi takdirde, büyüme rakamları geçici bir makyajdan öteye gidemeyecek ve küresel rekabet gücümüz zayıflayacaktır.


