Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SANAYİDE ÇARKLARI TERSİNE DÖNDÜ

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “Talep enflasyonu bastırılırken
maliyet enflasyonunun körüklendiği bir konjonktürden geçiyoruz. Bu sürecin
ekonomiyi yavaşlatmasını bekliyorduk ve öyle de oldu. Ancak, sanayi sektörümüz
sürecin en büyük kaybedeni oldu. Unutulmamalıdır ki, sanayi kaybederse ülke de
kaybeder” dedi.

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “Talep enflasyonu bastırılırken
maliyet enflasyonunun

TÜİK tarafından açıklanan ikinci çeyrek büyüme verilerini değerlendiren Ege Bölgesi
Sanayi Odası (EBSO)Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar “2020 yılı ikinci
çeyreğindeki yüzde 10,4 düzeyindeki üretim gerilemesinin ardından ekonomi en
düşük büyüme hızıyla karşılaşmıştır. Bir başka deyişle yüzde 2,5 düzeyindeki
büyüme son 16 çeyreğin en düşük oranıdır. Yılın son çeyreğinde bu hızın daha da
gerilemesi söz konusu olabilecektir. Temennimiz bu bedel karşılığında enflasyonda
hedeflenen düşüşün geçekleşmesidir” dedi.


Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlara eklenen yüksek enflasyonist bir süreçten
geçtiğini belirten Yorgancılar “2023 yılının ikinci yarısından itibaren ekonomi yönetimi
tarafından enflasyonla mücadeleyi merkeze alan, para politikalarına asli rolün
verildiği bir program uygulanıyor. Programın merkezinde; iç talebin daraltılması ve
döviz kurlarının düşük tutulmasının anti-enflasyonist etkisinden faydalanmak
bulunuyor. Bu arada üretimin temel enerji girdileri olan elektrik ve doğalgaz ile
lojistiğin temel girdisi olan akaryakıt fiyatlarındaki yüksek artışlar ile karşılaşıyoruz.
Dolayısıyla talep enflasyonu bastırılırken maliyet enflasyonunun körüklendiği bir
konjonktürden geçiyoruz. Bu sürecin ekonomiyi yavaşlatmasını bekliyorduk ve öyle
de oldu. Ancak, sanayi sektörümüz sürecin en büyük kaybedeni oldu.


Unutulmamalıdır ki, sanayi kaybederse ülke de kaybeder” dedi.


Büyüme verilerinin detayları hakkında da bir değerlendirme yapan Başkan
Yorgancılar “Yılın ikinci çeyreğinde inşaat sektörünün % 6,5, tarım sektörünün %3,7
ve hizmetler % 2,9 oranında büyüdüğü görülmektedir. Harcamalar yönünden bir
değerlendirme yapıldığında neredeyse tüm talep unsurlarında önceki dönemlere göre
ciddi bir daralma olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, özel tüketim sadece %1,6, kamu
tüketimi binde 7, yatırımlar binde 5 büyürken mal ve hizmet ihracatı durmuş, ithalat
ise yüzde 5,7 oranında gerilemiştir. Dolayısıyla, enflasyonla mücadele ve cari açığı
azaltmak için talebi yavaşlatma yönündeki uygulamalar amacına önemli ölçüde
ulaşmıştır. Ancak, özellikle yatırımların durma noktasına gelmesi, yarının ihtiyaçları
bağlamında endişe vericidir” ifadelerini kullandı.


2024 yılının ikinci çeyreğinde %1,8 ile küçülen tek sektörün sanayi olduğunun altını
çizen Yorgancılar “Uygulanan ekonomi politikalarının ülkenin lokomotifi sanayi üretimi

ve istihdamını gözetmede yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır. Sektörün hem iç
hem de dış talep boyutundan zorlu bir süreçten geçtiği görülmektedir. Son iki yılda
yani sekiz çeyreğin beşinde sektörün küçülmesi ve bu sekiz çeyrekteki ortalama
büyümenin sadece binde 4 düzeyinde kalması sanayicimizin içinde bulunduğu
koşulları özetlemektedir. Böylesi bir dönemde yine TÜİK verilerine göre yılın ikinci
çeyreğinde sanayi sektöründe çalışan başına verimlilik yüzde 3,5 oranında
gerilerken, reel ücretlerde yüzde 24,2 oranında artış gerçekleşmiştir. Bu gelişme
2023 yılı ikinci çeyreğine oranla sektörde istihdamın yüzde 1,8 oranında gerilemesine
neden olmuştur. Ayrıca ikinci çeyrekte sanayi ürünleri ihracatı sadece binde 9
artabilmiştir. Dolayısıyla, sektörün tüm boyutlarından adeta alarm zilleri çalmaktadır.”
diye konuştu.
Gelinen noktada Türkiye ekonomisini zorlu bir dönemin beklediğine vurgu yapan
Yorgancılar; “dış kaynak girişinin desteklediği iç talep ve daha çok tüketim çekişli
büyüme döneminin sonuna gelinmiştir. Artık yenilik bazlı ürünler için yatırım ve
ihracat çekişli bir büyüme dönemine girmemiz, yeni bir hikaye değil roman yazmamız
gerekiyor. Kısa vadeli öncelikleri değil, orta ve uzun vadeli gereklilikleri karşılayacak
bir programa ihtiyacımız var” dedi.


Bu çerçevede yapılması gerekenler:

  1. Yarının ihtiyaçları ile ihracat potansiyelini önceleyen yeni bir planlı
    sanayileşme stratejisine ihtiyaç bulunmaktadır.
  2. Bu stratejinin yeni ve bütünsel bir ekonomik programının merkezine
    yerleştirilmesi, bu programın da ekonomik ve sosyal kesimlerin katkısıyla
    hazırlanması uygun olacaktır.
  3. Ekonomik programın ayrıca dış kaynak bağımlılığını azaltmaya yönelik özel ve
    özgün önlemler içermesi, bu bağlamda da ülke içi tasarrufları artırmaya, yastık altı
    kaynakları üretken yatırımlara dönüştürmeye odaklanması gerekmektedir.
  4. Yerli üreticileri ihracat boyutunda cezalandıran, yerli yerine ithal girdiye
    yönlendiren eksik değerli döviz kuru politikalarından bir an önce vazgeçilmelidir. Hem
    iç hem de dış talebin yavaşladığı bir dönemde düşük kur sanayicimizi adeta “vurgun”
    yemiş hale getirmektedir.
  5. Türkiye kayıt dışı ekonomiyle çok daha etkin mücadele etmeli, dürüst çalışan
    sanayicilerimiz kayıt dışı çalışanların haksız rekabetinden korunmalıdır. Vergisini
    düzenli ve zamanında ödeyen sanayicilere, SGK primlerinde olduğu gibi, beş puanlık
    vergi indirimi getirmelidir.
  6. Türkiye gerek kamu dengeleri gerekse yatırımlar için gerekli kaynakları
    oluşturmada arazi rantları, finansal rantlar ve enflasyon rantlarını optimum düzeyde
    vergilendirmeyi başarmalıdır. Türkiye’nin adeta bu alanları vergilendirmekten başka
    şansı kalmamıştır.
  7. Sanayi sektöründe istihdam daralması yılın geri kalan bölümünde
  8. derinleşecektir. İstihdamı korumaya yönelik ilave önlemler alınmalıdır.
  9. Türkiye’yi bekleyen zorlu iki-üç yılda politika önceliklerinde yatırım-üretim-
    istihdam-ihracat zinciri ekseni referans alınmalıdır.